Ana içeriğe atla

VİZYON

  • Türkiye’nin gerçek düşünce kuruluşlarına ihtiyacı var. Dış vakıflardan beslenen provokatörler ve hükümet sözcüleri dışında fazla bir şey yok ortada.
  • Bürokratlarımız 1930 model olduklarından hâlâ kömür-çelik-tren dünyasînda yaşıyorlar. Savaşları toprak kazanma çabası zannediyorlar.
  • 1980’lerden itibaren kömür-çelik-tren dünyasının bittiğini, petrol-finans dünyasına geçtiğimizi söyleyebiliriz.
  • Elbette endüstri hâlâ var ama finansın tahakkümü altında. Nedir?
  • Endüstri patronları uzun vadeli mikro-ekonomik mânâda kâr etmek yerine spekülatif kâr peşindeler. Bu durum, siyaseti baskılıyor.
  • Emtiya borsalarında el değiştiren buğday ve petrol, gerçekten depolarda bulunan malın 50 katı iken 1930 model siyaset yapılmaz.
  • Petrolün sayesinde finansallaşan ekonominin siyasetle ilişkisi 1930’lar gibi olamaz. Artık savaşlar da toprak sınırında değil kafaların içinde. Nedir?

  • 15 Temmuz’da meclisi ve halkı bombalayan F-16’lar bizimdi. Ama içindeki pilotun beyni ve kalbi başka güçlerin elindeydi.
  • Maalesef 15 Temmuz’dan ders alınmadı. 16 milyon $ bu uçağa verilir ama bir düşünce kuruluşu için aynı parayı bulamazsınız. Yani?
  • Yani gelecekte çok daha iyi tank, uçak, helikopter üretebiliriz veya satın alırız. Ama içindeki askerler yine bize ateş edebilir. Çünkü…
  • Zihinler işgal altındayken topraklarınızı koruyamazsınız. İşte bizim bürokratlarımız bunu kesinlikle anlamıyor. Beton, çelik için para var, bilgi için yok.
  • Bu hamakatin bedelini geçmişte olduğu gibi bugün de ödüyoruz. Daima savunmadayız, karşı atağa geçemiyoruz: Gezi parkı, 17 Aralık, 15 Temmuz…
  • Gittikçe yoğunlaşan kimlik savaşları başladı. Türkiye’nin istikbali bu savaşa bağlı. Cepheler beynimizden ve kalbimizden geçiyor.
  • Evet, gerçek düşünce kuruluşlarına ihtiyaç var. Batı’nın kelimeleriyle değil kendi kelimelerimizle konuşup yazacak insanlara ihtiyaç var.
  • Muhtaç olduğumuz zihin ve kalp birliğinin inşaa edilmesi, ortak değerler etrafında birleşilmesi için bu gerekli.
  • Batı’nın psikolojik gücüne karşı koymak için aynı maddi imkânlara gerek yok. Yani CNN, BBC  gibi yapılar şart değil. Asimetrik savaş yapılabilir. Ama…
  • Ama düşmanın tankları varsa sizin de roketatarlarınız olmalı. Sapanla direnemezsiniz. Milyar $’lık medya devlerine milyonla kafa tutulabilir.
  • Fakat ne acıdır ki Türkiye’de psikolojik harp hâlâ iyi niyetle, “kervan yolda düzülür” diyen idealist tiplerle yapılıyor. Bu acınası bir durum.
  • Avrupa’da her güçlü devlet kendi imajını korumak için  2-3 milyar $ harcar. Proaktiftir, savunma oynamaz. Türkiye’nin tam tersi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESADÜF

Bazen herşeyi tesadüf deyip geçiştiriyoruz,oysa hayatta hiçbirşey tesadüf değildir.Herşeyin bir hesabı vardır,onuda yaratan,yapan bellidir zaten.

DİNGİNLİK

BAZEN BIRAK BİR YAPRAK GİBİ KENDİNİ SULARIN KOYNUNA ALIP GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN ÖTELERE

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz. – Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti. – Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. ...