Ana içeriğe atla

Algı operasyonu nedir?

  • Gerçekleri silip kendi menfaatlerine uygun yeni “gerçekler” üretenler kim? Biz neden yutuyoruz?
  • Susarak yalan söylemek çok eski bir yöntem. Gerçeğin sadece bir kısmını gösterip halkı kandırmak, buz dağının görünen ucu. Sıkıntı derinde. Nedir?
  • İnsan hafızası, güvenlik kameralarının kaydına benzemez. Bütün olayı “doğru” sırada hatırlamayız. Görüntü, ses ve kokular kalır hafızada.
  • Çocukluk ve gençlik hatıralarımız gibi toplumsal hafıza da mermere kazınmış değildir. Halk, efsanelerle geçmişi ayakta tutar. Ama hangisini?
  • Unutmak istediğimiz, korktuğumuz, utandığımız anlar silikleşir yahut “travma” damgasıyla abartılır. Algı operasyonları bunu kullanır.
  • İnsanların hatıralarını tamamen silemezsiniz ama aralarındaki bağlantıları çözüp farklı yerlere bağlayabilirsiniz. Yeni bir “hikâye” alatabilirsiniz.

  • CHP’lilerin önce “yaşasın darbe oluyor” diye ATM ve bakkallara koşması, ardından “müsamere” demesi bu bağlayıp çözmeye güzel bir örnek.
  • Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada algı operasyonları bu yöntemle yapılır. Aşirı gösterilen şey daha iyi gizlenir. Gizlenen bilgi vs detaydır.
  • CNN, BBC, ZDF vs dünya medyasının önemli bir kısmı birkaç bankanın ve silah firmasının malıdır. Biz daima bunların menfaatine uygun “bilgiler” alırız.
  • Fakat algı operasyonu sadece resim/video ve eşlik eden metinle olmaz. Kelimeler de mayınlıdır ve biz yutarız. Nasıl çalışır?
  • Dikkat edin, hep “İsrail BARIŞ görüşmeleri” derler ama insan öldüyse “Filistin TERÖRÜ” olur isim. Bizim yandaş Müslüman(?) medya bile bunu kullanır.
  • Bu mayınlı kelimeleri “diktatör” “terörist” ve “eksen kayması” örneklerinde çok gördük. BBC yazar, ertesi gün Hürriyet, Milliyet vs.

  • Gerçekte dünyanın en tehlikeli terör örgütleri Batı tarafından kurulur ve en kanlı diktatörler Batı eliyle tahta oturur. Ama söylenmez, kelimeler mayınlı.
  • Toparlayacak olursak… Medya bizi şu yollarla kandırabilir:
    • Yalan,
    • Gerçeği saklamak,
    • İyiye “kötü, kötüye “iyi” demek,
    • Algı operasyonu.
  • Algı operasyonu: Gördüklerimizi farklı şekilde hatırlayıp verilen emirleri kendi fikrimiz sanmamızı sağlayan yöntem.
  • Gerçeği olduğu gibi yaşamıyoruz; gerçekle bir irtibat kuruyoruz, sübjektif/indî bir irtibat. Bu zihnen inşa edilen bir “hikâye”.
  • Zihnen inşaa edilen bu hikâye aslında oldukça kırılgan. Babam neden ben doğmadan öldü? Savaşı neden kaybettik? Neden evimiz yok?
  • Millî hikâyemizi de ortak manevî değerlerimize göre yazarız ve “Biz” oluruz. Sadaka veya şehitlik inanmayan için sadece enayiliktir.
  • İşte bu “Biz” düşmanlarımızın hedefinde. Halkın birbirine ve devlete duyduğu güveni ortadan kaldırmak için algı operasyonları yapılıyor.
  • Menderes’i asmak için uydurulan yalanlar da onun ve hükümetin meşruiyetini hedef almıştı. Altınla kaçmak, gençleri kıyma makinesine atmak…
  • Menderes’i pijamalarla ve erler önünde alay konusu edilirken göstermek de bir algı operasyonuydu. Bu taktikler tarih kadar eskidir.
  • Kim kazanacak? “Biz” kimdir? Bakış açısını genişletebilen, zehirli ve mayınlı kelimelerden kendisini koruyabilenler kazanacak.
  • Gazeteci, akademisyen, öğretmen… Eli kalem tutan herkes algı operasyonlarına karşı uyanık olmalı. Sanal gerçeklerin içine girmeyelim.
  • 16 milyon dolarlık uçağı kullanan pilota sadece teknik bilgi verilir, maneviyatı boş kalırsa Türkiye’den başka bir “Biz” bulacağı muhakkak.
  • Vesselâm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESADÜF

Bazen herşeyi tesadüf deyip geçiştiriyoruz,oysa hayatta hiçbirşey tesadüf değildir.Herşeyin bir hesabı vardır,onuda yaratan,yapan bellidir zaten.

DİNGİNLİK

BAZEN BIRAK BİR YAPRAK GİBİ KENDİNİ SULARIN KOYNUNA ALIP GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN ÖTELERE

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz. – Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti. – Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. ...