Ana içeriğe atla

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz.
– Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti.
– Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. Acaba ona verilen görev sadece Ermeni komitacılarla mı sınırlı kalmıştı, Avrupa’daki diğer devletler ve onların istihbarat ağları ile ilgili de bir şeyler planlanmış olamaz mıydı? Abdülhamid Han, bu uzun görüşme sonrasında yanına çağırdığı yetkililerden beş yüz altın getirmelerini ister. Gelen para Abdülhamid Han tarafından, kendisini öldürme girişiminde bulunan bu adama takdim edilir. Padişah, ölüm cezasına çarptırılmış olan mahkúmun arka kapıdan bırakılmasını ister. Herkes şaşkınlık içindedir. Abdülhamid Han’ın yanındakiler, Jorris’in yıllarca Osmanlı hesabına Avrupa’da iş gördüğünü ve ciddi faydalar sağladığını söylemişlerdir. Dehanın izleri burada da kendisini göstermektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESADÜF

Bazen herşeyi tesadüf deyip geçiştiriyoruz,oysa hayatta hiçbirşey tesadüf değildir.Herşeyin bir hesabı vardır,onuda yaratan,yapan bellidir zaten.

DİNGİNLİK

BAZEN BIRAK BİR YAPRAK GİBİ KENDİNİ SULARIN KOYNUNA ALIP GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN ÖTELERE