Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YEŞİL YOL

·          Yoruldum, patron.Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum.Yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım. Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri. İnsanların birbirine kötü davranmasından bıktım. Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun? Karanlıktan korkuyorum patron lütfen ışığı kapatma. ·          Bir kez daha yaratamadığımızı yok etmeyi başarmıştık. ·          Filmlerde ucuza kurtulunuyor. Masumiyet de ucuz. Bir çeyrek ödüyorsunuz ve bunun karşılığını alıyorsunuz. Gerçek hayatta ise bedeller daha yüksek ve yanıtların çoğu da farklı. ·          Televizyon fena değil, ona karşı değilim, ama insanı dünyadan koparıp yalnızca kendi camına bağlamasını sevmiyorum. En azından o bakımdan ...

HARUN KOLÇAK

HARUN KOLÇAK'ın kaleminden... HAYATTAN... *Geniş ve rahat olmayı öğrendim... Ölümün dışında hiç bir şey göründüğü kadar önemli ve acil değil... *Coşkulu ve neşeli olmadığım zaman, bunun hiç kimsenin suçu olmadığını ve gülümsemem gerektiğini öğrendim... *Cesur olmayı; değilsem bile öyle davranmayı öğrendim... Nasıl olsa, aradaki farkı kimse anlamıyor... *Cazibemle 15 dakika idare edebildiğimi, ama ondan sonra mutlaka bilmem gereken bir şeyler olduğunu öğrendim... *Hiç kimsenin sır saklamadığını öğrendim!... Çünkü herkes, "birine söylemek ihtiyacı" hissediyor... *Yanıtını bilmediğim ve emin olmadığım konularda "Bilmiyorum" demenin daha faydalı olduğunu öğrendim... *Ağzımı kapalı tuttuğumda, fazla hata yapmadığımı öğrendim!... *Başarıya çıkan bir "asansör" olmadığını, tırmanmak gerektiğini öğrendim... *İnsanların bana sadece, -benim izin verdiğim şekilde davranabildiklerini öğrendim... *Kıskançlığın, mutluluğun düşmanı olduğunu ve "mutlu ...

VİZYON

Türkiye’nin gerçek düşünce kuruluşlarına ihtiyacı var. Dış vakıflardan beslenen provokatörler ve hükümet sözcüleri dışında fazla bir şey yok ortada. Bürokratlarımız 1930 model olduklarından hâlâ kömür-çelik-tren dünyasînda yaşıyorlar. Savaşları toprak kazanma çabası zannediyorlar. 1980’lerden itibaren kömür-çelik-tren dünyasının bittiğini, petrol-finans dünyasına geçtiğimizi söyleyebiliriz. Elbette endüstri hâlâ var ama finansın tahakkümü altında. Nedir? Endüstri patronları uzun vadeli mikro-ekonomik mânâda kâr etmek yerine spekülatif kâr peşindeler. Bu durum, siyaseti baskılıyor. Emtiya borsalarında el değiştiren buğday ve petrol, gerçekten depolarda bulunan malın 50 katı iken 1930 model siyaset yapılmaz. Petrolün sayesinde finansallaşan ekonominin siyasetle ilişkisi 1930’lar gibi olamaz. Artık savaşlar da toprak sınırında değil kafaların içinde. Nedir? 15 Temmuz’da meclisi ve halkı bombalayan F-16’lar bizimdi. Ama içindeki pilotun beyni ve kalbi başka güçlerin elinde...

Algı operasyonu nedir?

Gerçekleri silip kendi menfaatlerine uygun yeni “gerçekler” üretenler kim? Biz neden yutuyoruz? Susarak yalan söylemek çok eski bir yöntem. Gerçeğin sadece bir kısmını gösterip halkı kandırmak, buz dağının görünen ucu. Sıkıntı derinde. Nedir? İnsan hafızası, güvenlik kameralarının kaydına benzemez. Bütün olayı “doğru” sırada hatırlamayız. Görüntü, ses ve kokular kalır hafızada. Çocukluk ve gençlik hatıralarımız gibi toplumsal hafıza da mermere kazınmış değildir. Halk, efsanelerle geçmişi ayakta tutar. Ama hangisini? Unutmak istediğimiz, korktuğumuz, utandığımız anlar silikleşir yahut “travma” damgasıyla abartılır. Algı operasyonları bunu kullanır. İnsanların hatıralarını tamamen silemezsiniz ama aralarındaki bağlantıları çözüp farklı yerlere bağlayabilirsiniz. Yeni bir “hikâye” alatabilirsiniz. CHP’lilerin önce “yaşasın darbe oluyor” diye ATM ve bakkallara koşması, ardından “müsamere” demesi bu bağlayıp çözmeye güzel bir örnek. Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada...

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz. – Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti. – Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. ...

TIRIŞKA 15 TEMMUZ

15 Temmuz bir tırışkadan ibaretmiş! Artık şundan kesin olarak eminim ki siz, bizden değilsiniz. Hiç bir zaman bizden biri olmadınız ve olmayacaksınız. Kimin çocuğu  olduğunuzu bilmiyoruz. Bildiğimiz şu ki siz bu toprakların çocukları değilsiniz! Nezaket, terbiye, adap ve edep konusunda eksikleriniz olduğunuzu biliyorduk lakin, bu kadar dibe vuracağınızı, bu kadar alçalacağınızı hiç tahmin etmemiştik doğrusu... Sözüm sizedir ey, 15 Temmuz Destanı'nı küçümseyen köşe yazarları... Sözüm sizedir ey, 15 Temmuz'un yıldönümünde yeniden meydanlara çıkan kahramanlara hakaretler yağdıran sosyal medya fareleri... Sizi saran bu hastalıklı öfkenin sebebi nedir söyleyin? 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı verilen ölümcül mücadelenin hangi boyutu sizi rahatsız etti ki "Tüküreyim destanınıza!" diyebildiniz? Neydi sizi kedere boğan şey? Darbenin başarısız olması mı yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ölüm haberinin gelmemesi mi? Oynatın o çatallı dilinizi de sizi kahreden nedenleri...