Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TARİH TANIKLARI

 1904 yılında açılan New York metrosu Atom bombasından 20 dakika sonra Nagasaki, 1945  Titanik 1912'de limandan ayrılırken

TARİH TANIKLARI

Toplama kampında büyüyen Polonyalı bir kız çocuğundan ev çizmesini isterler. İşte sonuç.   ABD'de siyahilere karşı yapılan ırkçılığın hat safhada olduğu 1955 yıllarında, Rosa Parks adlı siyahi bir kadın bir gün otobüste oturarak seyahat ederken kendisinden yerini isteyen beyaz bir adama "Hayır" diyordu ve o gün bu "Hayır"ın tarihin akışını değiştirecek bir kelime olduğunu muhtemelen kendisi bile tahmin etmiyordu..   O yıllarda otobüslerin önü yalnızca beyazlara ayrılmıştı. siyahlara ise arkadaki koltuksuz, yani ayakta yolculuk edebilecekleri yerler vardı. İkisinin arasında da "karma" bir bölüm bulunuyordu. Ancak ön bölüm doluysa ve beyazlar ayakta kalmışsa, siyah yolcular o ara koltuklardaki yerlerini onlara vermek zorundaydı.   Beyazlar Parks'ı ölümle tehdit etmeye başladılar. Hiç kimse de ona iş vermeye yanaşmayınca, berber olan eşiyle birlikte yaşadığı yeri terk edip, Detroit'e göç etmek zorunda kaldı. Bu ...

ÇOCUKLARI SOKAĞA ATMA ÖZGÜRLÜĞÜ

Kaliforniya’da bir sığınma evi. 8 yaşındaki Lilly 5 haftalık kardeşini uyutuyor.NCFH‘a göre ABD’de her 45 çocuktan biri evsiz. Ülke genelinde bir buçuk milyondan fazla çocuk otel odalarında, garajlarda, depolarda ve çadırlarda yaşıyor. Dünyanın en güçlü ülkesi ABD. Bu ülkenin en zengin eyaletlerinden biri olan Kaliforniya aynı zamanda evsiz çocuk yarışında da ilk 5’in içinde.  2008’de başlayan emlâk krizi bir çok insanı zor durumda bıraktı. Kriz öncesinde birikimi veya sabit geliri olmayan insanları borca sokmak, onlara sorumsuzca kredi vermek yasaktı. Zaten bu tür riskli krediler müteahit firmaların hatta bankaların iflasına yol açabilirdi. Ancak ekonomik özgürlükler(!) adına bu “emniyet kemeri” gevşetildi. Ev kredisi ödeyemeyecek durumdaki insanlar kağıt üzerinde ev sahibi yapıldı. ninja krediler  sayesinde oldu bu ( N o I ncome N o J ob or A sset). Emlâk talebi böylece yapay olarak şişirildi. Goldman Sachs gibi firmalar müşterilerini inşaat sektörüne...

DEVRİM

Devrim kavramı son derecede sorunlu. “Kötü” düzeni yıkıp “iyi” düzeni inşa etmek… İyi-Kötü ayrımını kim yapacak? Yıkıntıların altında kalanlar ne olacak? Bütün devrimler muhafazakârdır. İran’da devrim muhafızları vardı vardı. Devrim muhafızı devrimi HıFZ edecek… Bekâret fahişesi gibi bir saçmalık!  “Terreur” Fransızcadır. Fransız devriminden sonra devrimi M u H a F a Z a etmek için giyotinle kafa uçurdular. Kralın 50 yılda öldürmediği adamı 1 yılda öldürdüler. Kemalist devrimden sonra istiklâl mahkemeleri kuruldu, devrimi M u H a F a Z a etmek için binlerce insan astılar, Dersim’i yaktılar, Trabzon’u topa tuttular. Devrim / Revolution / inKıLaB halkın acziyetini sömürür. Devirmek iddiasında olduğu zalim düzenden daha zalim bir düzen kurar. Devrim yapanlar rant kapılarını ele geçirince DEVR-ilen zalimden daha zalim olurlar. Normal, eski zalim biraz doymuştu, yeni rantçılar aç! 1917 Rus devriminden sonra devrimi M u H a F a Z a etmek için NKVD kuruldu, sonra KGB’ye dönüş...

BADEM BIYIKLI DARBECİLER

Ruşen Aslan Birkaç yıl önce tatil için gittiğim memleketimde yakın bir akrabamla aramızda ilginç bir sohbet geçmişti. Akrabam, aynı zamanda çocukluk arkadaşım Gülen Cemaat’i mensubuydu. Sohbetimizin konusu da Gülen Cemaati’nin yozlaşmasıydı. Sohbet ettiğim kişi sıradan bir cemaat mensubu değildi. Eşi ve kendisi ekonomik durumlarının da etkisiyle bulundukları bölgede cemaatin söz sahibi kişilerindendi. Daha önce öğrenci evlerine her türlü yardımı yapabiliyorken, üstten alınan emirden dolayı sadece sıfır eşyaları öğrenci evlerine götürebiliyoruz diyordu arkadaş. Sebebini ise şöyle açıklıyordu. Üstten gelen emir “Öğrenci evleri lüks görünmek zorunda ve gelen öğrenciler bu ihtişamı bu rahatlığı tatmalı” yönündeydi. Doğdukları evlerde, yürüdükleri sokaklarda, okudukları okullarda “ahiretsiz bir dünya” tasavvuruyla zihinleri meşgul edilen bu gençler, cemaatin evlerinde de aynı zihin egzersizine tabi tutuluyordu. Gel bu eve, gücümüz var, bize çalış, Zaman Gazetesi abonesi bul...

BU İŞİN SONU

PKK’nın sonu ETA gibi olmayacak malesef (… çünkü Kürtler PKK’ya tamamen sırt çevirse bile PKK ayakta kalabilir) Bask bölgesinde faaliyet gösteren ayrılıkçı ETA terör örgütü, 43 yıllık silahlı mücadeleye son vermiş, İspanya ve Fransa’yı müzakereye çağırmış. Yasemin Çongar köşesinde meseleyi analiz etmiş. Başta Taraf olmak üzere bir çok gazetede zaman zaman okuyoruz: “Filan kişi terör örgütü üyesiydi, şimdi bakan oldu vs” . Özünde iyi niyetli sorgulamalar bunlar. Yaser Arafat gibi acaba PKK yönetimi de yasal zemine kayamaz mı? Ulusalcı Kürtlere Ahmet Altan’ın tabiriyle “onurlu bir barış” imkânı verilemez mi? Korkarım bu hiç bir zaman olmayacak. Çünkü ETA veya IRA gibi hareketler ile PKK arasında kurulacak parallellik çok sınırlı. Nedir sebebi? Birinci fark: Avrupalı terör örgütleri binlerce bombalı eylem yapmıştır. Ama önemli bir kısmında can kaybı olmamıştır. çünkü bir çoğu gece yarısı kimsenin geçmediği yerlerde patlamıştır. Beceriksizlik? Hayır. Sila...

AŞK BU OLSA GEREK

Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır. Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir. Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir. Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınl...

ÇALIŞAN KADIN GERÇEKTEN ÖZGÜRMÜ

Kapitalizm kadınları erkekleştirdi ama onlara bunu “özgürlük” diye sattı. Hanenin toplam geliri arttığı için ailesinin zenginleştiğini sanan erkek de aldandı. Herkesin geliri artınca fiyatlar yükseldi. Çalışan kadınların toplam kadın nüfus içinde çoğunluk olduğu ülkelerde karısı çalışmayan erkeğin işi daha zor. İslâmcı/ Feminist/ Maço kalıpların ötesinde bir şeyler düşünebilmek için kitap okuyalım: Tarihsel Kapitalizm / Immanuel Wallerstein Bugün balık hafızalılarca ittirilen bir tartışma var: Kadın çalışmasın! Sana ne? Karışma! Kapitalizmin tarihinden kopuk olarak çözülmesi imkânsız. Kur’an ve Sünnet’i öne sürerek “kadın çalışmasın” diyenlerin de meseleyi doğru anladıklarından emin değilim. Bir kere evliliğini, ticaretini, eğitimini, siyasetini Kur’an ve Sünnet’e uygun yapan çok az insan var Türkiye’de. Böyle bir kaygı taşımıyoruz. “Başkası ne der? Kariyerim engellenir” türü kaygılar Kur’an ve Sünnet’in önüne geçmişken “ey kadın! Çalışma! İslâm’a aykırı” demek makul mu?...