Ana içeriğe atla

ÇALIŞAN ANNE BABALAR

BABAMIN BİBERONU- mihrican keskin

Çocuktum daha Uyuyan bir baba Yavaşça yaklaşıyorum yanına Yine biberonu yanında Gözlerine de uyku çökmüş ‘’Seni seviyorum baba’’ Bir hışımla eli yanağımda Sonra yuvarlanıyorum yatağın ayak ucuna Elindeki biberon olmak vardı baba Hiç değilse o hep yanında Gözün gibi bakıyorsun ona Neyimiz varsa veriyorsun da Gerçi neyimiz kaldı geriye baba Çocuktum daha Uyuyan bir baba Annemin elinde toz bezi Sabah sekiz akşam yedi.. Pencere kenarlarında annemi bekleyerek çocukluğum geçti… İşte sevimli bir haber Annem,annem göründü biraz ötede Koşarak açıyorum kapıyı, Yorgun bir bedeni karşılıyor gözlerim ‘’Anne seni çok özledim’’ Yorgunum oğlum…(kızım) Eski bir hayali yüzdürüyordum susuzlukta Annemin elindeki çantada.. Babamın biberonu alınmış gazeteye sarılı masada Gözlerim ufak bir çikolata arıyor ama.. Yok… Babamın büyümesini bekleyene kadar Ben rafa kaldırıyorum çocukluğumu… Büyüdüm.. Şimdi tozlu raftan elimde kalan; Babamın biberonu, Annemin toz bezi, Susuzlukta yüzdürdüğüm kırık dökük bir hayal.. Çocukluk benim dilimde Babamın büyümeyişi,benim ise hiç küçülemeyişimdi.Yorgun argın geçte olsa çocuklarınızla vakit geçirin lütfen,anne babası çalışan bir çocuğun feryadı 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESADÜF

Bazen herşeyi tesadüf deyip geçiştiriyoruz,oysa hayatta hiçbirşey tesadüf değildir.Herşeyin bir hesabı vardır,onuda yaratan,yapan bellidir zaten.

DİNGİNLİK

BAZEN BIRAK BİR YAPRAK GİBİ KENDİNİ SULARIN KOYNUNA ALIP GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN ÖTELERE

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz. – Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti. – Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. ...