Ana içeriğe atla

KUTUDA KALAN SON ÇİKOLATA

 

ANSTANDSSTÜCK“

Kutuda kalan son çikolata. Tabaktaki son köfte. Paylaşıla paylaşıla azalan ama son anda paylaşımın akışını kesen parça. Herkes bilir ki bunu alırsa diğerleri mahrum kalacak. Herkesi yoksun bırakmaya kimsenin gönlü el vermez ve ortada kalır parça. Almanca‘da özel bir kelimesi var bu parçanın: “Anstandsstück“ “Nezaket Parçası”

Tüm parçalar bittiğinde görebiliyoruz başkasından eksilttiğimiz gerçeğini. O an’a kadar “nasılsa onlara da var!” rüyasına kanıyoruz. Oysa gerçek, başka. Bambaşka.

Ne kadar bol olursa olsun tüm parçalar nezaketi gerektiriyor. Duyarlılığımızı geciktirmek gerekmiyor. Sona kalmasa da eksiltiyoruz her daim. Bir başkasının katkısıyla alıyoruz çoğu şeyi.

Başkaları da bilet aldığı için uçağımız uçuyor mesela. Başkaları da beklediği için durağımıza geliyor otobüs. Başkaları da tercih ettiği için sevdiğimiz restoran orada şahane menüsüyle bizi bekliyor. Başkaları da seyrettiği için sevdiğimiz filme onca masraf ediliyor.

Uçaktaki cam kenarı koltuğumuzu hiç tanımadığımız ve belki sırada bekleten yolcular hazırladı bize. Sevdiğimiz yemeği diğer masalarda hesap ödeyenler sayesinde önümüze getiriyor garson.

Biz onlara, onlar bize katıla katıla katık ediyoruz dünyayı kendimize. Kocaman bir tabak yeryüzü ve her lokma “Nezaket Parçası”  SENAİ DEMİRCİ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESADÜF

Bazen herşeyi tesadüf deyip geçiştiriyoruz,oysa hayatta hiçbirşey tesadüf değildir.Herşeyin bir hesabı vardır,onuda yaratan,yapan bellidir zaten.

DİNGİNLİK

BAZEN BIRAK BİR YAPRAK GİBİ KENDİNİ SULARIN KOYNUNA ALIP GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN ÖTELERE

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz. – Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti. – Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. ...