Lozan intiharını kutsayan bir imparatorluğun şehadetnamesidir!
İttihat ve Terakki cemiyetine mensup bürokratik elit Birinci Meşrutiyet’in ilanından itibaren siyasi gücü eline geçirmeye başladı ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı bürokrasini tümüyle kontrol etti. Birinci Dünya Savaşında ve öncesinde pek çok cephede İttihat ve Terakki’ye mensup yüksek rütbeli subaylar görev aldılar. Savaşı, siyaseti, propagandayı yönettiler ve başarısız oldular.
Osmanlı İmparatorluğu 1.Dünya savaşına İttihat ve Terraki bürokrasisi önderliğinde girdiğinde üç milyon kilometre kare toprağı kontrol ediyordu ve bunların içinde Musul, Kerkük gibi petrol yatakları, Basra, Hicaz, on iki adalar gibi önemli jeostratejik coğrafyalar bulunuyordu. Aynı ekiple savaştan çıktıklarında ise Osmanlı’yı sekizyüzbin kilometrelik bir alanda enerjiden yoksun, kritik Basra ve Akdeniz limanlarından izole edilmiş bir coğrafyaya hapsetmişlerdi.Ama bu büyük askeri ve siyasi rezalet İttihat ve Terakki cemiyetine mal edilmemeliydi ve birinin üstüne yıkılmalıydı. Onlar da gerçekte iktidarını tümüyle kuşattıkları eski bir hayaleti tercih ettiler Osmanlı Sultan’ını…
Böylece kendi yönettikleri Birinci Dünya Savaşındaki kayıplar Sultan’a ait oldu ama Yunanistan’dan kısmen geri alınan toprakların askeri başarısı Jön Türklere. Kurtuluş savaşı aslında birinci dünya savaşında ki onlarca muharebeden ve cepheden yalnızca bir tanesiydi. Bütün cepheleri kaybeden bir ekip için de teselli ikramiyesi. Diğer kayıpların üstünü örtmek gerekliydi, bu yüzden Kurtuluş Savaş’ı idealize edildi ve dönemin tarihçileri tarafından figürleri ilahlaştırıldı. Onlara göre Osmanlı’dan arta kalan enkaz bir zaferdi zira Jön Türkler kaybedemezdi.
Lozan antlaşması bu propagandanın ana dayanaklarından birisidir bu yüzden tartışmaya açılması seküler camida alışık olduğumuz bir histeriye sebep olur. Lozan anlaşmasını bir hezimet kabul etmek aynı zamanda İttihat ve Terakki’yi, Jön Türkler’i, onların destekçilerini ve yeni çağdaki takipçilerini bu hezimetin mesulu kabul etmektir.
Peki Lozan anlaşması neden büyük bir hezimettir? Kaybedilen toprak, altın, ticari geçiş noktaları ya da nüfus yüzünden mi? Hayır. Ahmakça politikalarını ecdadının üzerine yıkmaya çalışan bir kuşak gelecek kuşakların tarih algısını, ben idrakini, kültürünü ve medeniyetini tahrif ettiği için büyük bir hezimettir. Lozan hata değil, hataya övgüdür. Ahmaklık değil ahmaklığın yüceltilmesidir.
Lozan intiharını kutsayan bir imparatorluğun şehadetnamesidir!
Yorumlar
Yorum Gönder