Ana içeriğe atla

CEMAAT


  • FETÖ cemaatlerin varlığından değil yokluğundan doğmuş bir problemdir.
  • FETÖ’nün insan avcıları dershane kanalıyla başını okşayamadığımız yetimleri, doyuramadığımız fakirleri ağlarına düşürdüler.
  • FETÖ ibadet için bir araya gelen cemaatlerin değil dünya sevgisi ve ölüm korkusunun tecessüm etmiş halidir.
  • Eğer Kemalizm Osmanlı’nın vakıflarını yıkmasaydı FETÖ örgütü asla kurulamazdı. Bu sebeple cemaat tartışmaları zeminsizdir: 
  • Dilim devrildi, altında kaldım. Cemaat ve tarikat tartışması Nebahat, zerzevat ve hububat kavgasına döndü.
  • Hayatı boyunca bir tekkeden içeri adım atmamış “uzmanlar” tasavvuf ve tarikatlar üzerine konuşuyor.
  • Türk dil kurumunun yaptığı tahribat yetmezmiş gibi bir de FETÖ lisanımızı bozdu: Paralel, himmet, hizmet, abi, abla… ve tabi cemaat kelimeleri kirlendi.
  • Başta ibadet olmak üzere Müslümanların her işi cemaatle (FETÖ ile değil) yapmalarını emreden ayet ve hadisler aşikâr.
  • Etliye, sütlüye karışmayan, münzevi bir hayat makbul bir hayat değil. İlmî sebeple inzivaya çekilen âlimer dahi vakit namazlarını cemaatle kılarlar.
  • Tarikatlar ve cemaatlerin içtimai hayattan tecrid olmasını savunanlar da aldanıyor. Ne hizmet ne de zulme direnmek mümkün olmaz.

  • Müslüman uyanıktır, çevresinden mes’uldür; komşusunun sıkıntısından haberdardır. E? Cemaat halinde yaşamazsa nasıl bilecek sıkıntıları?
  • Akvaryumun kırmızı balığı gibi cemiyete uzaktan bakan bir Müslüman örgütlü saldırılar yahut müşrik istilâsına nasıl direnebilir?
  • Bir terör örgütünün cemaat maskesiyle saldırması bütün cemaatleri kötü/riskli yapar mı? Darbeler yüzünden Türk Ordusu’nu da kapatalım mı?
  • Bir katil cesedi buzdolabında sakladı diye buzdolabını yasaklayacak kadar zekâsız insanların cemaat/tarikat tartışma ehliyeti yok.
  • Peki cemaat liderine taparcasına, gayrı-meşru şekilde bağlananlar yok mu? Var. Karısına, işine, futbola, şarkıcılara tapan yok mu? Var.
  • İnsan bu dünyaya kulluk etmek için gelir. Yaratan’a kulluk etmeyen yaratılmış bir şeye kulluk eder. Nefsinin hevesleri veya aklı da olabilir bu.
  • İnsan nefsindeki bozuklukları ait olduğu kuruma isnad edemezsiniz. Her tecavüzcü öğretmen için Milli Eğitim’i kapatamazsınız.
  • Trafik kazası oluyor diye karayollarını kapatamazsınız ama kanun ve polisle denetlersiniz. FETÖ belası cemaat değil denetim meselesidir.
  • Cemaat/tarikat görüntüsünde sömürü mekanizmaları kurulabiliyorsa çete başları kadar bu pisliklere teşne olan üyelerin de suçu var.
  • Birçok insan İslâm’a uymak yerine kendi nefsine uygun İslâmsı bir şey arıyor: Namaz kılmasam olmaz mı? Kalbim temiz, kıçım semiz!
  • Cemaat gibi görünüp sömürü yapan, suça teşvik eden örgütleri devlet elbette kapatır. Ama herkesin nefsine bir polis koyamayız.
  • Devlet cemaatleri çok iyi denetlemiş olsa suç örgütleri bu defa yoga derneği, doğayı sevme bilmemnesi maskesiyle çalışır.
  • FETÖ’nün darbesine benzer saldırıları filan okul mezunları, falan futbol taraftarları da yapabilir. Çare denetim ve adalettir.  DERİNDÜŞÜNCE

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESADÜF

Bazen herşeyi tesadüf deyip geçiştiriyoruz,oysa hayatta hiçbirşey tesadüf değildir.Herşeyin bir hesabı vardır,onuda yaratan,yapan bellidir zaten.

DİNGİNLİK

BAZEN BIRAK BİR YAPRAK GİBİ KENDİNİ SULARIN KOYNUNA ALIP GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN ÖTELERE

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz. – Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti. – Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. ...