Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PATRON

Hem ülkemizde, hem de dünyada bu kadar fazla sayıda kötü yönetici olmasının en önemli sebeplerinden biri, yöneticilerin bir çoğunun liderlik vasıflarından yoksun olması oluyor. YukBizniz bizlere, patronlarla gerçek liderler arasındaki farklılıkları basit ama etkili çizimlerle çok güzel özetlemiş  1. Patron sizden faydalanır; lider sizi yetiştirir. Çünkü patron "tek adamlığa" bayılır. Liderinse derdi koltukla değil, ortaya çıkarılan iş iledir. Bu nedenle neredeyse tüm patronlar aynı zamanda birer "mikro yönetici"dir; her şeyi her dakika ve en yakından kontrol etmek isterler. Liderler ise yetkilerini devreder ve takım çalışmasını destekler. 2. Patron YAPILACAK der; lider YAPALIM. Patron talimat verir ve kenara çekilir. Lider size yol, yöntem gösterir; cesaretlendirir. Yani patronlar yönetir; liderlerse öncülük eder. 3. Başarı geldiğinde patron BEN'cidir; lider BİZ demeyi bilir. Patron takdir bilmez, teşekkür etmez.  Size zaten maaş ...

PARAYA TAPANLAR

“Eşyayı senin için, seni kendim için yarattım; kendim için yarattığımı kendisi için yarattığım yoldan çıkarmasın(İBN ARABİ FÜTURATI-MEKİYYE 11 CİLT)

DÜNYA NEREYE GİDİYOR

Solcu, sosyalist, komünist Türk solcularının çoğu Karl Marx’ı Rus zannederler. Değildir, Almandır. Marx hayatında hiç çalışmadı. Zengin burjuva karısının parasını yedi. Türk solcularının zengin çocuğu olması bundandır belki. Karl Marx bütün sülale haham yetiştirmiş Yahudi bir ailenin çocuğu. Türkiye’de solcular işçi sınıfından, Marx, Lenin, Stalin’den bahsedip dururlar ama bu adamların yazdıklarını okumazlar. Solcularımız 100 yıldır uykudalar, gerçek dünya ile hayallerindeki dünya arasında uçurum var. Uyanma vaktidir. “Solcuyum” diyen herkesin Marx’ın ve takipçilerinin yazdıklarını okuması gerekir.  1844 Elyazmaları‘nı, Feuerbach Üzerine Tezler‘i, Alman İdeolojisi‘ni, Felsefenin Sefaleti‘ni, Komünist Manifesto‘yu ve tabi ki Kapital’i. Türkü barlarda her gece ütopik işçi cennetleri kuruyorlar ama Komünizm adına yapılan yanlışlarla yüzleşmedi solcularımız. Elbette komünizmi yanlış anlamış/uygulamış ülkeler olabilir. Ama bunu söylemek için de kom...

CEVAP BEKLİYORUM

İNSANA CEVAP

KÜÇÜK KIZ

Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. “Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir” diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti. Alaycı bir ses to nuyla: – Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu. - Hayır çikolata parası lazım! Bülent’in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü. - Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz? - Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız. Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı. - Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız? - Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim. - Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın? - ...

ASGARİ İNSAN BEDELİ

Eski, ahşap kapının aralığında duruyordu çocuk. Bir ayağında çorap vardı, diğerini kendi çıkarıp atmıştı. Çocuktu işte…. Oturma odasında kısık sesle konuşan aile heyetini sessizce dinlerken, zaman adeta durmuştu. Algılamak istiyordu. Zor olsa da… Otuzlu yaşlarında olan babası, babaannesine el kol hareketleri yaparak, hararetle birşeyler anlatıyordu: “Ana, rezil olduk ele güne zaten. Elalemin diline düştük. Kapanıversin hele bu konu artık. Adam şeytana uymuş işte. Cemal emmimin oğlu Burak da gittiydi oraya. Ona bir şey olmamış ama.” Babaanne 6 sene evvel hacdan getirdiği zeytin taneli tesbihini çekerken gözleri dolu dolu oldu: “Oğlum! Peki ya bu çocuk ne olacak? Adam şeytana uymuş ama bir kez uymamış defalarca ırzına geçilmiş sabinin. Büyük abdestini bile yapamıyor. Poposunun üzerine zor oturuyor yavrum.” “Ana, bak dinle hele, bilmeden konuşma. Muhtarın söylediğine göre yukardan talimat gelmiş. Dinimiz söz konusuymuş. Adı karalanmasın demişler. Sineye çekip oturacaz iş...

DÜNYA NE HALE GELDİ

Müzmin vicdan azabı, tüm ahlâkçıların hemfikir olduğu gibi, pek de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.