Ana içeriğe atla

ÇILGIN MUHALEFET

M. Şevket Eygi
GÖR­MÜ­YOR mu­su­nuz, adam­lar çıl­gın gi­bi, her ko­nu­yu, her üzü­cü ha­di­se­yi, her fe­la­ke­ti, her ka­za­yı, her ci­na­ye­ti, her şe­yi si­ya­si­leş­ti­ri­yor, fit­ne fe­sa­da alet edi­yor,  yı­kı­cı bir mu­ha­le­fet mal­ze­me­si ola­rak kul­la­nı­yor.
Çok üzü­cü, çok kahr edi­ci bir ma­den ka­za­sı olu­yor, üç yüz ki­şi ölü­yor, bu he­men si­ya­si­leş­ti­ri­li­yor, si­vil dar­be tam­tam­la­rı ça­lı­nı­yor.
Bir üni­ver­si­te­li kız  fe­ci şe­kil­de öl­dü­rü­lü­yor, ger­çek­ten üzü­cü,  ger­çek­ten vah­şi­ce bir ci­na­yet. Bu da çı­ğı­rın­dan çı­kar­tı­lı­yor.
Bü­yük yük­sek bi­na­da­ki asan­sö­rün ipi ko­pu­yor, dü­şü­yor, on­dan faz­la iş­çi ölü­yor, tam­tam­lar ça­lı­nı­yor.
San­ki bu adam­lar her fe­la­ket­ten, her ka­za­dan, her ci­na­yet­ten, her olum­suz­luk­tan   sa­pık bir zevk ala­rak  bun­la­rı  ala­bil­di­ğin­ce alet ve is­tis­mar edi­yor.
Halk sa­mi­mî göz­yaş­la­rı dö­ker­ken bun­lar tim­sah göz­yaş­la­rı dö­kü­yor. İki­si de göz­ya­şı de­me­yin, bi­ri in­san, di­ğe­ri tim­sah ya­şı­dır. El­bet­te ara­la­rın­da fark var­dır.
Mem­le­ket­te  yan­lış  iş­ler yok mu­dur.  Hiç ol­maz olur mu? Mu­ha­le­fet ya­pıl­ma­sın mı? Ni­çin ya­pıl­ma­ya­cak­mış, el­bet­te ya­pıl­sın.  La­kin va­tan­se­ver­ce ya­pıl­sın. Çı­ğı­rın­dan çı­kar­tıl­ma­sın. Si­vil ve­ya as­ke­rî  dar­be kış­kır­tı­cı­lı­ğı ol­ma­sın.
Ben­de­niz (kaç ke­re yaz­dım) mu­ha­lif bir va­tan­da­şım. Si­ya­sî mu­ha­lif de­ği­lim, kül­tü­rel ve sos­yal  açı­dan mu­ha­li­fim. Bun­ca olum­suz­lu­ğun ce­re­yan et­ti­ği şu mem­le­ket­te  Müs­lü­man olup da mu­ha­lif ol­ma­mak müm­kün mü­dür? El­bet­te mu­ha­le­fet ya­pı­la­cak. Hem de öy­le  mıy­mın­tı, süt dök­müş  ke­di  mu­ha­le­fe­ti de­ğil, sert mu­ha­le­fet ya­pı­la­cak ama ge­mi­ye za­rar ve­ril­me­ye­cek, fit­ne fe­sat çı­kar­tıl­ma­ya­cak,  iç sa­vaş ha­va­sı oluş­tu­rul­ma­ya­cak, va­tan­se­ver­ce ya­pı­la­cak.
Bu­gün­kü olum­suz, den­ge­siz, ada­let­siz, in­saf­sız, öl­çü­süz mu­ha­le­fe­tin so­nu iç sa­vaş­tır.
Yol­suz­luk­lar var di­ye fer­yat edi­yor­lar. Bu yol­suz­luk­la­rın  fel­se­fe­si ne­re­ye da­ya­nı­yor, bi­len var mı? Ha­ni, Cum­hu­ri­ye­tin  ilk yıl­la­rın­da  iki önem­li ve bü­yük Pa­şa An­ka­ra tren is­tas­yo­nu bi­na­sın­da  soh­bet eder­ken Bü­yük Pa­şa­nın bi­ri öte­ki­si­ne ne de­miş­ti:
“Di­ni ve na­mu­su olan­lar ka­za­na­maz­lar!.. Fa­kir kal­ma­ya mah­kum­dur­lar... Böy­le kim­se­ler­le mem­le­ke­ti zen­gin­leş­tir­mek müm­kün de­ğil­dir. Bu­nun için, ön­ce din ve na­mus te­lak­ki­si­ni kal­dır­ma­lı­yız. Par­ti­yi, bu­nu ka­bul eden­ler­le kuv­vet­len­dir­me­li ve bun­la­rı ça­buk zen­gin et­me­li­yiz. Bu su­ret­le kal­kın­ma ko­lay ve ça­buk olur."
İş­te Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­mi­zi sa­rıp sar­ma­la­yan yol­suz­luk­lar yu­ma­ğı­nın  pı­na­rı, kay­na­ğı  Bü­yük Pa­şa­nın bu sö­zü­dür.
Ben­ce mâ­lum ve mâ­hut  dev­rim­le­rin en önem­li­si­dir bu il­ke.
Bu ko­nu­da faz­la bil­gi,  al­mak is­te­yen­ler /fik­riy­yet/ si­te­sin­de Meh­met Şev­ket Ey­gi ke­li­me­le­ri­ni ek­le­ye­rek ara­sın­lar. Kar­şı­la­rı­na “Al­lah Be­la­nı­zı Ver­sin!”  baş­lık­lı ya­zım ve ona ya­pı­lan şerh­ler, ila­ve­ler, açık­la­ma­lar  çı­ka­cak­tır.  Bu ya­zı­yı in­ter­net­ten sil­miş­ler­di.  Si­te ara­mış bul­muş,  ye­ni­den te­da­vü­le koy­muş.
Evet mu­ha­le­fet ya­pıl­sın, hem de sert şe­kil­de ya­pıl­sın ama âdil ol­sun, in­saf­lı ol­sun, ge­mi­ye za­rar ver­me­sin,  içi­ne ya­lan do­lan ka­tıl­ma­sın,  va­tan­se­ver­lik sı­nır­la­rı için­de ya­pıl­sın.
Bu mem­le­ket­te­ki yol­suz­luk­la­rın kay­na­ğı­nın yu­ka­rı­ya nakl et­ti­ğim Pa­şa sö­zü ve il­ke­si ol­du­ğu iyi bi­lin­sin.
İki züm­re­yi çok kı­nı­yo­rum:
Bi­rin­ci­si: Olum­suz, yı­kı­cı, ada­let­siz, in­saf­sız, so­rum­suz   tim­sah mu­ha­le­fe­ti ya­pan­la­rı.
İkin­ci­si:  Mut­la­ka, za­ru­rî ola­rak  mu­ha­le­fet ya­pıl­ma­sı ge­re­ken ko­nu­lar­da mu­ha­le­fet yap­ma­yan  Müs­lü­man­la­rı. BENDE BU KADAR DÜŞÜNMEDEN MUHALEFET YAPILMASINI ÇILGINLIK GÖRÜYORUM

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESADÜF

Bazen herşeyi tesadüf deyip geçiştiriyoruz,oysa hayatta hiçbirşey tesadüf değildir.Herşeyin bir hesabı vardır,onuda yaratan,yapan bellidir zaten.

DİNGİNLİK

BAZEN BIRAK BİR YAPRAK GİBİ KENDİNİ SULARIN KOYNUNA ALIP GÖTÜRÜR SENİ BİLİNMEYEN ÖTELERE

Bir Dehanın İzleri – II.Abdülhamid Han, Talha Uğurluel

Medeni adam dostunu düşmanını tefrik etmemeli, her ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlara açıkça husumet göstermek akıl karı değildir. Dostlara da fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez, biz daima İngiltere’nin dostu görüneceğiz. Fakat onun hislerini, fikirlerini, siyasetini de bileceğiz. – Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı alabildiğince kışkırtan Gladstone’un İngiliz Müstemleke Nazırı iken Lordlar Kamarası’nda söyledikleri de İngilizlerin bu coğrafyadaki ince hesaplarını açıkça ortaya koyuyordu. O gün Gladstone eline Kur’an-ı Kerim’i alarak kabinedekilere göstermiş ve: “Eğer bu kitabı Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz” demişti. – Abdülhamid Han, hayatına kasteden ve ölüm cezasına çarptırılan mahkûm ile bizzat görüşür. Hususi dairesine kabul ettiği Jorris ile saatlerce baş başa kalır. Ne konuşmuştur, neler sormuştur bunu kimse bilmiyor. Tahsin Paşa, ‘Avrupa’da ayrılıkçı Ermeniler aleyhine çalışmak üzere kendisine vazife verdi’ diyor. ...