Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SEN NASIL HİSSEDERSEN

İNSANLAR ÖLÜYOR

Diyebilirsiniz ki “Mısır’da insanlar ölüyor”. Evet, aslında Fransa’da da ölüyor. Belki daha çok. Ama polis ve asker kurşunuyla değil. Onun için belli olmuyor. Fakirlere, kimsesizlere, yaşlılara yönelik kamu hizmetleri  gerilemekte. Hastahanede kalması gereken insanlar evlerine gönderiliyor. Daha geçen hafta sohbet ettiğim bir hemşire isyan ediyordu: “Sadece göstergeleri düzeltmek için kanserli bir hastayı evine gönderdik. Durumu ağırdı. Aldığı ilaçlar ve yaşı itibariyle yoğun bakımda kalmalıydı. Ama emir geldi. Evine yolladık. Bir gün sonra ölüm haberi geldi. Hastahanede kalsaydı da ölebilirdi. Ama o zaman istatistiklerimizde ölüm sayısı artardı. Evinde ölmesi idarenin işine geliyor.” Elbette kamu harcamalarındaki gerileme yeni değil. Meselâ acil servislerin küçültülmesinin ardından Fransa’yı vuran 2003 sıcaklarında resmî rakamlara göre bir kaç hafta içinde 14 binden fazla insan öldü. Cesetleri koyacak yer bulamayan devlet sebze ve meyve depolarına el koymak zorunda...

ZENGİNLİK

Kantor’un hazinesi ve ibretlik cenaze  İstanbul’da o cenaze merasiminin olduğu gün, cenaze sokak sokak dolaştırılmış, her sokakta para dağıtılmıştır. Cenaze meşhur Kantor’un cenazesidir. Hani Kantor’un hazineleri derler ya işte o adam! Kantor Okmeydanı’ndan aşağıya inerken Sütlüce sırtında büyük bir konağın sahibiymiş ve o konağın altında silme altınları varmış. En büyük zevki de her akşam inip altınlarını saymakmış. Günün birinde Kantor yine altınlarını saymak için aşağı inmiş fakat hava cereyanından mı yoksa başka bir şeyden mi bilinmez, kapı üzerine kapanıvermiş. Kantor içeride altınlarla beraber kilitli kalmış. Ne kadar bağırdıysa da kimseye sesini duyuramamış ve orada öleceğini fark etmiş. Elindeki kalem kâğıtla bir vasiyet yazmış: “Para içerisinde açlıktan ölüyorum. Bu insanlara ibret olsun. Cenazem İstanbul sokaklarında ‘parası olduğu halde açlıktan ölen insan’ diye dolaştırılsın, sokaklardan geçilirken de ahâliye para dağıtılsın.” Fahreddin ...

KİMİ KANDIRIYORUZ

Kimi kandırıyoruz,insanların arkasından konuşup,insanlara iftira atıp,birbirimize öfkeyle kavgalar edip hatta bir araba park yeri yüzünden adam öldürüp,çalıştırdığımız işçinin hakkından çalıp,birbirimize yüzlerce yalan söyleyip,samimiyetsizce birbirimize gülüp,sonrada bir dilenciye 1 lira verip,facebookta iki yazı yazıp iki resim paylaşıp,dağlar kadar kırıp parçalayıp,buğday tanesi kadar iyilik yapıncamı vicdanımız rahat oluyor yani vicdanımız nekadarda küçükmüş meğer kendimden utanıyorum,insanlıktan utanıyorum

KÖMÜR KARASI

KÖMÜR KARASI BABAM Kömür gözlü değil Kömür karası babam Yeni kesilmiş çimen kokusunu degil Kömür karası kokunu çok özleyeceğim Hani toprağa yağmur yağarda mis gibi kokarya İşte ben o kokuyu değilde Beni sıcacık saran kömür kokulu ellerini özleyeceğim Gece vardiyadan geldiğinde Ben uyuyorken öptüğünde dudağının bıraktığı kömür izini özleyeceğim Sabah koşarak dışarı koşup kömür karası çizmelerini göremeyince Oh babam bugünde eve sağsalim gelmiş diyemeyeceğim Yoksun artık Kömür gözlü değil Kömür karası babam .....RBY

HAYAT GÜZELDİR

Bazen bir film çok şey ifade eder.

GERCEK AŞK

Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı. Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu. 'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.' Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Son...

HAYAT